Serebral palsi (beyin felci), hareket ve kas kontrolü bozuklukları ile karakterize edilen bir durumdur ve genellikle doğum öncesi, sırasında ya da sonrasında yaşanan komplikasyonlarla ilişkilidir. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Yavuz Samancı, serebral palsi tanısı almış çocuklar için uygulanan cerrahi tedavi yöntemlerini detaylandırdı.
Doç. Dr. Samancı, “Yürümekte zorluk çeken veya tamamen yatağa bağımlı olan çocuklara yönelik geliştirilmiş bu özel cerrahi teknik, fizik tedavi ile birleştiğinde çocukların yaşam kalitesinde önemli bir değişiklik sağlıyor.” şeklinde konuştu.
“SEREBRAL PALSİ HASTALIĞI FARKLI KLİNİK TABLOLARLA KARŞIMIZA ÇIKABİLİYOR”
Serebral palsi hastalığında en yaygın görülen durumlardan biri, çocukların bacaklarındaki aşırı kasılmalardır (spastisite). Doç. Dr. Samancı, “Bu hastalık beyin ve sinir sistemindeki sorunlar nedeniyle hareket yeteneğini azaltıyor. Hafif yürüyüş bozukluklarından tamamen yatağa bağımlı bir yaşam sürmeye kadar geniş bir yelpazede farklı klinik tablolar ortaya çıkabiliyor.” ifadesini kullandı.
“KASILMALARI AZALTAN ÖZEL CERRAHİ YÖNTEM”
Fizik tedavi ve botulinum toksin enjeksiyonlarının çoğu durumda etkili olduğunu ifade eden Doç. Dr. Samancı, “Beyin ve omurilikteki kas hareketlerini yöneten mekanizmalardaki bozulmaları onarmak amacıyla, selektif dorsal rizotomi adı verilen cerrahi yöntemi uyguluyoruz. Bu yöntemde bacaklardan gelen duyusal sinir liflerinde belirli oranda mikrokesiler yaparak aşırı kasılmaları azaltmayı ve çocukların hareket yeteneklerini artırmayı amaçlıyoruz.” dedi.
“GENEL ANESTEZİ ALTINDA GERÇEKLEŞİYOR”
Cerrahinin genel anestezi altında gerçekleştirildiğini belirten Doç. Dr. Samancı, “Bel bölgesinde yaklaşık 2-3 cm’lik bir kesik açıyoruz. EMG (elektromiyografi) yöntemi ile sorumlu sinir liflerini tespit ediyor ve bunların yaklaşık yüzde 50’sine mikro düzeyde seçici kesiler yapıyoruz.” şeklinde bilgi verdi.
Ameliyat sonrası hastanede kalma süresinin genellikle 5-6 gün sürdüğünü kaydeden Doç. Dr. Samancı, bu süre zarfında fizik tedaviye hızla başlanacağını ve “Cerrahi sonrası kas hafızası zamanla yeniden yapılandığı için uzun vadeli ve yoğun bir fizik tedavi sürecinin gerekli olduğunu” vurguladı.
HASTALIĞIN NEDENİ GENETİK DEĞİL, DOĞUM ÖNCESİ FAKTÖRLER
Serebral palsinin çoğunlukla genetik bir geçiş göstermediğini belirten Doç. Dr. Samancı, “Anne adayının gebelik sürecinde enfeksiyon geçirmesi, erken doğum, düşük doğum ağırlığı veya doğum anında yaşanan oksijen yetersizliği gibi etkenler, risk faktörleri arasında yer almaktadır. Ancak her çocuk bu koşullardan farklı şekillerde etkilenebilir. Bu nedenle serebral palsi, oldukça geniş bir klinik yelpazeye sahiptir.” dedi.
(DHA)