Kanser, günümüzün en büyük sağlık tehditlerinden biri olarak kabul edilmekte ve bu hastalığın tanı ve tedavi süreçlerinde son yıllarda kaydedilen gelişmeler umut verici bir tablo çizmektedir. Teknolojik yenilikler, kanser tedavisinde yeni yöntemlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlarken, tedavi sürecinde sadece tıbbi müdahalelerin değil, aynı zamanda “Psikoloji”, “Beslenme” ve “Fizik Tedavi” gibi disiplinlerin katkısının da büyük önem taşıdığı anlaşılmaktadır. Nükleer Tıp Bölümü’nden Prof. Dr. Oktay Sarı, kanseri yenme yolunun multidisipliner bir yaklaşımda yattığını ifade etmektedir.
Erken tanı ve etkili tedavi yöntemleri sayesinde birçok kanser türünün iyileşme oranı belirgin biçimde artabilmektedir. Özellikle yeni nesil tedavi teknikleri, yapay zeka destekli görüntüleme yöntemleri, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler, kanserle mücadelede daha fazla başarı mümkün kılmaktadır. Prof. Dr. Oktay Sarı, bu tıbbi ilerlemelerin yanı sıra psikolojik destek, uygun beslenme ve fizik tedavinin tedavi sürecindeki önemini vurgulamaktadır. Bütüncül bir yaklaşım, kanser hastalarının tedavi süreçlerini olumlu yönde etkileyerek güçlendirmektedir.
“BESLENME ÖNEMLİ BİR FAKTÖRDÜR”
Kanser hastalarının, hastalığın fiziksel ve metabolik etkilerinin yanı sıra tedavi sürecinde gelişebilecek yan etkiler nedeniyle yetersiz beslenme riski altında olabileceklerini belirten Prof. Dr. Oktay Sarı, “Beslenme, kanser tanısı alındığı andan itibaren tedavi sürecini ve yaşam kalitesini etkileyen kritik bir unsurdur. Hastanın tanı anındaki beslenme durumu, obezite veya aşırı zayıflık gibi fiziksel durumları, osteoporoz varlığı gibi faktörler hastalığın seyrini etkileyebilir. Hastalığın ilerleyen dönemlerindeki olumsuz gelişmeleri izlemek ve uygun beslenme stratejileri geliştirmek, bu alanda deneyim sahibi bir diyetisyenin sorumluluğunda olmalıdır. Diyet kontrolü, yaşam kalitesini, ameliyat sonrası iyileşmeyi ve fiziksel kapasiteyi de etkiler” diye vurgulamaktadır.
“HASTALARA PSİKOLOJİK DESTEK VERİLMELİ”
Kanserin detaylı tedavisinde psikolojik yaklaşıma verilen önemi artıran Prof. Dr. Oktay Sarı, “Kanser hastalığına dair tıbbi alanda yaşanan olumlu gelişmelere rağmen, hastalarda anksiyete hâlâ önemli bir sorun teşkil ediyor. Özellikle tanı aşamasında yaşanan belirsizlik, hastalığın isminin anılmasının getirdiği kaygı hala tam olarak giderilebilmiş değil. Kanser konusundaki farkındalık ve duyarlılık arttıkça, bu tanıya yönelik tepkiler de muhtemelen artmaktadır” dedi.
Kanserin uzun süren bir tedavi süreci gerektiren ve güçlü bir psikolojik yapı talep eden bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Oktay Sarı, “Duygusal yönetimi kolaylaştıracak psikolojik müdahaleler, hem onkolojik süreci hem de tedavi süreçlerini olumlu yönde etkiler. Kişilerin stres karşısındaki tepkileri, bireysel kişilik yapılarına bağlı olarak değişkenlik gösterebileceğinden tanı anından itibaren psikiyatri uzmanı veya psikologlar tarafından psikolojik destek sağlanmalıdır” açıklamasında bulundu.
“KİŞİSEL BAKIM UYGULAMALARI İHMAL EDİLMEMELİDİR”
“Kanser hastalarına yönelik kişisel bakım uygulamaları, moral ve motivasyon açısından büyük önem taşımaktadır” diyen Prof. Dr. Oktay Sarı, “Kanser gibi karmaşık bir hastalık grubunu yalnızca onkolog, cerrah, patolog, genetikçi gibi tıbbi disiplinlerle yönetmek mekanik bir yaklaşım olur. Beslenmeden egzersize, psikolojik destekten geleneksel uygulamalara ve kişisel bakım desteğine kadar tüm sağlık meslek mensuplarının dahil olduğu multidisipliner bir yaklaşım, hastalığın yönetim sürecini kolaylaştıracaktır” şeklinde ifadelerde bulundu.
“HER KANSER HASTASI UYGUN EGZERSİZ PROGRAMINA YÖNLENDİRİLMELİ”
Gerçekleştirilen araştırmalar, egzersizin özellikle kanser hastaları için son derece faydalı olduğunu ortaya koymaktadır. Prof. Dr. Oktay Sarı, “Her kanser hastasının, egzersiz açısından değerlendirilmesi ve uygun bir egzersiz programına yönlendirilmesi gerekmektedir. Egzersiz, kanseri önlemenin yanı sıra, tedavi sürecinde de bir terapi aracı olarak işlev görmektedir. Bu uygulama psikolojik destek sağlamasının yanı sıra kas kitlesinin korunmasına ve tedavi süreçlerine daha iyi bir adaptasyon süreci yaşanmasına olanak tanır. Fakat fizik tedavi uzmanı ve fizyoterapist desteği olmadan egzersiz aşamalarını etkin bir şekilde yönetmek oldukça zor olabilmektedir. Fizyoterapi, ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi sonrası gelişebilecek semptomlerin tedavisinde de büyük yarar sağlamaktadır” dedi.