Günümüzde obezite, bireysel beslenme alışkanlıklarının yanı sıra sistematik tüketim kültüründen kaynaklanan yaygın bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Aydın, obezitenin kökenleri, yaygınlık oranları, tedavi yöntemleri ve cerrahinin bu süreçteki rolü hakkında değerlendirilebilir bilgiler sundu.
Prof. Dr. Aydın, dünya genelinde obez sayısının 2035 yılına kadar 1,5 milyarı geçeceğini belirtti. Türkiye’deki durumu da ele alarak benzer bir artış yaşandığını ifade etti.
“GÜN GEÇTİKÇE YAYGINLAŞIYOR”
Kapitalist üretim ilişkilerinin getirdiği beslenme alışkanlıklarının obeziteyi artırdığını vurgulayan Prof. Dr. Aydın, “Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insan obez olarak tanımlanıyor. 2035’e ulaşıldığında bu sayının 1,5 milyara ulaşması bekleniyor. Mevcut beslenme alışkanlıkları devam ettiği sürece obezite, ciddi sağlık sorunları doğurmaya devam edecek” dedi. Türkiye’deki durum hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Aydın, erkeklerde obezite oranının yüzde 10, kadınlarda ise yüzde 15 civarında bulunduğunu açıkladı.
“OBEZİTEYİ VÜCUT KİTLE İNDEKSİYLE TANIYORUZ”
Obezitenin teşhisinde kullanılan yöntemin ‘vücut kitle indeksi’ olduğunu belirten Prof. Dr. Aydın, “Bu indeksi, kişinin kilosunu boyunun metre cinsinden karesine bölerek hesaplıyoruz. 25-30 arası kilolu, 30-35 arası obez, 35-40 ciddi obez ve 40’ın üzeri morbid obez olarak sınıflandırılıyor” dedi. Ayrıca, hızlı bir şekilde kilo alan bireylerde metabolik veya hormonal hastalıkların da göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etti ve bu kişilerin uzman kontrolünde olmalarının önemini vurguladı.
‘OBEZİTE CERRAHİSİ MODA DEĞİLDİR”
Obezite tedavisinde cerrahinin kesin bir çözüm olmadığını belirten Prof. Dr. Aydın, ilk olarak diyet ve yaşam tarzı değişikliklerinin denenmesi gerektiğini söyledi. Cerrahi müdahalenin, tıbbi değerlendirmelere dayalı olarak gerçekleştirilebileceğini belirten Prof. Dr. Aydın, “Obezite cerrahisi, bir moda veya estetik tercih değil, tıbbi bir gerekliliktir. Bu kararı vermeden önce, hastanın bir endokrin ve metabolizma uzmanı, psikiyatri uzmanı ve diyetisyen içeren bir konsey tarafından değerlendirilmesi önemlidir” ifadelerini kullandı.
“SU İÇSEM YARIYOR DİYENLER”
Toplumda sıkça dile getirilen ‘su içsem yarıyor’ ifadesine de değinen Prof. Dr. Aydın, “Bu tür söylemler genellikle kalori dengesinin yanlış anlaşılmasından kaynaklanıyor. Burada kritik olan, alınan kalorinin harcanan kaloriden daha az olmasıdır. Zayıflamanın temelinde kalori açığı oluşturmak yatmaktadır” şeklinde konuştu.
(DHA)
